AKIRA, K-17 VE TELEMACHUS

E. Tüma. Doğan Hacipoğlu           

Dünya denizaltıcılarının 23-27 Mayıs 2010 tarihindeki 47. Uluslararası Kongresi’ne İsrail Denizaltıcılar Derneği (DOLPHIN) evsahipliği yaptı. İsrail’in Netenya şehrinde, Akdeniz kıyısındaki Blue Bay otelinde  19 ülkeden temsilcilerin iştirakı ile icra edilen kongreye Türk denizaltıcılarını temsilen Denizaltıcılar Birliği Derneğimizden dernek başkanımız E. Tuğa. Çetinkaya Apatay ve üç üye (eşlerimizle birlikte  E. Tüma. Engin Baykal, E. Alb. Dinçer Eren ve ben) ile katıldık. 23 Mayıs’ta yapılan delegasyon başkanlarının ilk toplantısına dernek başkanımız iştirak etti. Ben de başkan yardımcısı olduğumdan toplantıya katılanlar dağılırken  yapılması gereken herhangi bir şey olup olmadığını sormak veya bilmemiz gereken bir karar alındıysa öğrenmek maksadıyla salondan çıkan başkanımızın yanına gittim. Yanında yüz tipinden Japon olduğunu tahmin ettiğim birisi vardı. Başkan beni tanıştırarak kendisinin Japonya’yı temsil ettiğini fakat denizaltıcı olmadığını ancak babasının II Dünya Harbi’nde batırılan bir Japon denizaltısında öldüğünü söyledi. Daha da enterasanı kendisinin Japonya’da değil ABD’de oturmakta olmasıydı. İsminin Akira Tsurukame olduğunu öğrendiğim bu şahıs çok ilgimi çekti.

Akşamki tanışma kokteylinde Cherbourg’ta katıldığım 44. Kongre’de tanışmış olduğum denizaltıcılardan bu kongreye katılanlarla sohbet ederken yeni kişilerle de tanıştım. Bunlar arasında Hollandalı bir çift de vardı. Ben Boonstra ve Katja Blom Boonstra. Ancak kalabalık ve görüşecek birçok denizaltıcı olduğundan ayaküstü bir iki nezaket cümlesi dışında pek bir şey konuşamadık. Sadece Bayan Katja’nın babasının da denizaltıcı olduğunu ve II Dünya Harbinde öldüğünü söylediğini hatırlıyorum.   

  Ertesi gün otelde bir bayan elindeki bilgisyar yazıcısında basılmış yaşlı bir adamın büyük boy bir portre fotoğrafını göstererek, kendisinin dünyanın hayattaki en yaşlı denizaltı komutanı olduğunu söylüyordu. Bir İngiliz olan bu kişinin ismi fotoğrafın altında yazıyordu. William King. Bu bayan  Akira’nın eşi olduğunu söyleyince (Bayan Kay) merakım daha da arttı. Kongreye İngiltere’den 21 kişi katılmıştı. Niçin onlardan biri değil de bir Japon bu denizaltı komutanıyla ilgileniyordu?

Kongre faaliyetleri çerçevesinde, Hayfa Deniz Üssü ve Deniz Müzesi’ni ziyaret ve hayatını kaybetmiş denizaltıcılar için yapılacak uluslararası törene iştirak için Hayfa’ya giderken Akira ve eşi Kay otobüsteki biz çeşitli ülkelerden denizaltıcılara King’e gönderecekleri 100. doğum günü tebrikine bir şeyler yazmamızı rica ettiler. Memnuniyetle yazdık. Otobüste başkanın yanında oturuyordum. Önümüzdeki sırada da Akira ve eşi oturuyorlardı. Başkan Akira’nın ve babasının hikayesini benim gibi çok ilgi çekici bulduğunu ve muhakkak yazmam gerektiğini söylüyordu. Bunun üzerine Akira’nın yanına giderek kendisinden babasının denizaltısının akıbeti ve kendisi hakkında detaylı bilgi rica ettim. Bana sorduklarımın çabucak özetlenecek bir konu olmadığını ifade ederek bir CD ve bir gazete fotokopisi (Daily Breeze, Sunday, August 15, 2004, By Nick Green) verdi ve istediğim hususları bunlarda yeterince bulacağımı belirtti. Zaten ertesi gün de kongre sona erdi ve ülkemize döndük.  Ben de gerek kongre sırasında öğrendiklerim gerekse Akira’nın verdiği dökümanları Türkiye’ye dönüşte salim kafayla inceledikten sonra edindiğim bilgiler ışığında Akira’nın babasının, kendisinin ve onlarla ilişkili diğer denizaltılar, denizaltıcılar ve çocuklarının birbirleriyle kesişen şaşırtıcı hikayesini, başkanımın verdiği görevi de yerine getirmek üzere kısaca yazmaya karar verdim.

 

Üç denizaltı

II Dünya Harbi sırasında 24 Aralık 1941 tarihinde bir Hollanda denizaltısı (Hr. Ms. K-XVI veya K-16) Güney Çin Denizi’nde Borneo Adası yakınında bir Japon muhribini (Sagiri) batırdı. 121 Japon denizcisi öldü, 120’si de kurtuldu. Ertesi gün, yani Noel günü aynı bölgede K-16 da bir Japon denizaltısı (I-166) tarafından torpido isabeti ile batırıldı. Bottaki 36 kişinin tamamı öldü. Hayatını kaybedenlerden biri de denizaltının makine subayı Wilem Blomdu. Blom öldüğünde 25 yaşındaydı. 21 yaşındaki eşi Elvia ile evleneli henüz üç ay olmuştu. 13 Aralık 1941’de Java adasındaki Surabaya Port’tan gemisi seyre çıkarken eşi kendisine bir bebek beklediğini söylemişti. Bunun üzerine o da “Şimdi ben ebediyete kadar yaşayacağım “ diye cevap vermişti. Babasının ölümünden yedi ay sonra Katja dünyaya geldi. Sonradan anladım ki benim 23 Mayıs 2010 akşamı kokteylde eşiyle birlikte tanıştığım bayan işte bu Katja idi. Fotoğraflar hariç Katja’nın babasına ait tek hatırası annesi ile babasının Java’daki düğününde çekilmiş bir filmdi. Filmde mutluluktan uçan babası gülüyor, gelini öpüyor, düğüne katılanları sevgi ve saygıyla selamlıyordu. Katja büyürken bu filmi defalarca seyretti.

 

                 Katja ve annesi                 Katja'nın babası Wilem Blom

17 Temmuz 1944 sabahı Penang ile Singapur arasındaki Malakka Boğazında (Strait of Malacca) karakol görevindeki İngiliz denizaltısı HMS Telemacus boğazdaki yoğun trafik içinde satıhta yüksek süratle seyreden bir Japon denizaltısını teşhis etti. Periskop umkunda 320 kadem boyundaki hedefine 12 dakikalık bir yaklaşma safhasından sonra, hedef takriben ¾ mil mesafeye gelince; komutan Yb. (Cdr.) William King torpidoların ateşlenmesi emrini verme hazırlığındaydı. İşte benim kongre sırasında fotoğrafını gördüğüm halen dünyanın hayattaki en yaşlı denizaltı komutanı olan King. İngiliz denizaltı kahramanı King 1958’de yayınladığı harp hatıralarını yazdığı “The Stick and the Stars” adlı kitabında anlattığına göre; Neticede hedefe dört saniyelik aralıklarla altılı bir torpido salvosu gönderdi. İlk torpidonun atılışından yaklaşık 1,5 dakika sonra bir patlama sesi işitildi. Sonradan I-166 olduğu öğrenilen Japon denizaltısına sadece bir torpido isabet etmişti. Köprü üstündeki beş kişi patlamanın etkisiyle denize savrulmuşlardı. Toplam 10 kişi köpek balığı tehlikesi olan sularda yedi saat yüzerek kurtuldu. 88 kişi denizaltıda hayatlarını kaybetti. Ölenler arasında I-166’nın baş çarkçısı 38 yaşındaki Tsuruichi Tsurukame de vardı.

King'in kitabı

Akira'nın babası Tsuruichi Tsurukame

Tsurukame’nin iki çocuk annesi eşi Tami Japon İmparatorluk Bahriyesinden kocasının ölümünü bildiren bir satırlık bir mesaj aldı. Her ne kadar eşinin yanlış olarak 22 Haziran’da öldüğü yazılmışsa da bahriye “onurlu bir ölüm” olduğunu belirtiyordu. Tsurukame’nin geride bıraktığı çocukları, kızı Yashiko ile üç yaşındaki oğlu Akira idi. Yani daha önce belirttiğim gibi, benim Netenya’da tanıştığım Akira veya dostlarının kendisini çağırdığı şekliyle Aki. Akira 12 yaşında iken annesi yeniden evlendi. 15 yaşında yatılı okula gönderildi. 1966’da bir Japon firması tarafından iki yıllık bir görevle ABD’ne gönderildiyse de bir daha Japonya’ya geri dönmedi. 1967 yılında da annesi öldü. 1971’de Kay ile evlendi ve ertesi yıl Lomita/Kaliforniya’ya yerleşerek eşiyle birlikte kendi işlerini kurdular. Farklı ülkelerden ve kültürlerden insanlar arasındaki ilişkileri geliştirmek maksadıyla kurulmuş olan Torrance Kardeş Şehir Derneği’nde de faal üye oldular.

Akira babası, annesi ve kız kardeşi ile

Akira Tsurukame                                                                 Akira ve Kay

Katja büyüyüp evlendikten sonra, babasının batan denizaltısını Güney Çin Denizi’nde  araştırma duygusu içinde canlandı. İki arkadaşı, Hans Besancon ve Henk Bussemaker da araştırmalar için devamlı olarak kendisini teşvik ediyorlardı. Her ikisi de  babalarını II Dünya Harbi’nde denizaltılarının batması sonucu kaybetmişlerdi. Hans’ın babası K-17 denizaltısının, Henk’in babası da O-16 denizaltısının komutanlarıydılar. Her iki denizaltı da Güney Çin Denizi’nde Japonların döktüğü mayınlara çarparak batmışlardı. K-17, 21 Aralık 1941’de, O-16 da 15 Aralık 1941’de. Hans K-17’yi Mayıs 1982’de araştırmış ve enkazını bulmuştu. Henk de kardeşi ve Hans ile Ekim 1995’te yaptığı bir araştırma seferi sonucunda babasının denizaltısına ulaşmıştı. 2003 yılında Mayıs’ın 9’undan 20’sine kadar Borneo adası yakınında Katja ve bir dalış timi K-16’yı bulmak için çok uğraştılarsa da başarılı olamadılar. Bu araştırma seyahatine Katja kızları Clarire ve Jessica’yı da getirmişti. Üçü de daliş çalışmalarına iştirak ettiler. 2004’te Katja yeni bir teşebbüste daha bulundu. Fakat bu sefer de 21-28 Haziran arasında yapılan araştırmalarda babasının denizaltısının yerini tespit etmekte başarılı olamadı.

Akira da hem babası hakkında  daha çok bilgi edinmek hem de I-166’nın yerini bulmak için çalışıyordu. Kendisine babasının bazı fotoğrafları ile vasiyetnamesi kalmıştı.  Çocukluğunda annesinden öğrenebildikleri çok sınırlıydı. Zaten 12 yaşındayken annesi yeniden evlendiğinden ilk eşi hakkında pek konuşmazdı. Japonya savaşta yenildiğinden ve bahriyesi de lağvedildiğinden ailelerin harpte ölen aile fertleri hakkında bilgi edinme şansı pek azdı.   Akira ve eşi 2003 yılında Torrance ve Japonya’da Tokyo yakınındaki Kashiwa’nın kardeş şehir olmalarının 30. yıldönümünü kutlamak üzere gelen Japon delegasyonundan bir çifti evlerine davet etmişlerdi. Evde deniz subayı üniforması ile Akira’nın babasının eşi ve çocukları ile çekilmiş fotoğrafı Japon Bahriyesi’nden emekli olan Susumu Hirakawa’nın dikkatini çekti ve bilgi istedi. Akira kendisi de bilemediği için babasının askeri yaşamı ve denizaltısı hakkında fazla bir şey söyleyemedi. Aradan birkaç ay geçtikten sonra Hirakawa’dan I-166 hakkında Japon Bahriyesi Kütüphanesi’nden elde edilmiş bilgileri içeren bir paket aldı. Yeni bilgiler Akira’nın öğrenme arzusunu daha da arttırmıştı. 2003 Eylül’ünde Japonya’da Hirakawa’yı ziyaret ederek onun tanıdığı Japon denizaltıları hakkında uzman bir tarihçi olan Kazuo Ueda ile araştırmalara giriştiler. Bu meyanda Sağlık, Sosyal Yardım ve İşçi Bakanlığına giderek babasının askeri kayıtlarını araştırdılar. Diğer taraftan, savaşta batan denizaltıların personeli için yapılmış bir anıt ve I-166 dahil savaşa katılan diğer denizaltıların kayıtlarının toplandığı bir araştırma kütüphanesi bulunan bir tapınağı ziyaret ederek, bazen birbirini nakzeden kayıtları incelemenin sonunda I-166’nın bulunabileceği en doğru mevki olduğuna inandıkları bir noktayı tesbit ettiler. Bu arada Kazuo Plymouth’daki İngiltere Kraliyet Denizaltı Müzesi ile Telemachus hakkında bilgi edinmek için temasa geçti. Telemachus harpten sağlam çıkmış ve İngiliz bahriyesinde hizmetine devam etmişti. Sonunda 28 Ağustos 1961’de Charlestown’da hurdaya çıkarıldı. Kazuo’ya King’in hatıralarının I-166’nın batırılışını anlatan bölümü yollandı.

Akira hatıraları alınca gece üçe kadar tekrar tekrar beş defa okuduğunu belirterek “Kendimi sanki bir film seyrediyormuşum gibi hissettim. Bir kızgınlık hissetmedim. Bir nefret hissetmedim. Komutan King’in cesaret ve liderliğini takdir ettim. Babamı biraz onun yerinde hissettim.” diyor.

Akira ve eşi Malezya’ya uçup bir İngiliz centilmeni olan Malezya’daki Kraliyet Selangor Yat Kulübü’nün menejerinin yardımıyla bir bot kiralayarak 13  Ekim 2003’te yaklaşık iki saatlik bir seyir sonunda I-166’nın battığına inanılan noktaya ulaştılar. I-166’da ölen 88 denizaltıcıyı saygıyla anarken denize kırmızı begonviller bıraktılar. Akira yat kulübüne geri döndüğünde güneş Malakka boğazında kırmızı ve altın renkler içinde muhteşem bir günbatımı oluşturarak batıyordu. Akira bu atmosfer içinde yaşadıklarından çok duygulanmıştı. Adeta mucizevi bir şekilde babası ile 59 yıl sonra birleştiğini ve babasının sesini duyduğunu hissediyordu. Bu derin duygular içinde iken babasının denizaltısının batırdığı denizaltıda ölenlere de gerekli saygıyı göstermesi gerektiğini düşündü. I-166’nın kayıtlarını incelerken K-16’yı batırdığını öğrenmişti.

Akira ve Kay Hollanda’ya giderek gerekli izinleri aldıktan sonra 11 Kasım 2003’te Den Halder’deki Hollanda deniz üssü içinde bulunan denizaltı anıtını ziyaret ettiler. Akira 62 yıl önce K-16’da hayatını kaybeden 38 denizaltıcının anısına bir buket sundu. Akira’nın bu jestini bahriye kanalıyla öğrenen Katja iki gün sonra Akira’ya bir e-posta göndererek tanışma isteğini bildirdi. 14 Kasım’da Katja, Akira ve Kay’ı Amsterdam’dan trenle yarım saat mesafedeki Castricum’daki evine davet etti. Tsurakameler Katja’nın evine gittiğinde tarihi bir buluşma gerçekleşmiş oluyordu. Akira’nın babasının denizaltısının Kaja’nın babasının denizaltısını batırdığını her ikisi de biliyor olmasına rağmen batırılan denizaltılarında hayatlarını kaybeden bu iki denizaltıcının çocuklarının buluşmaları, birbirlerini tanıyıp benimsemeleri ve günümüze kadar devam eden harika bir dostluk kurmaları muhakkak ki olağan üstü bir olaydır. Bu buluşmaya Katja, Hans Besancon ve eşini de davet etmişti.

 

Akira K-16'da ölenler anısına buket sunuyor.

Akira I-166’da ölen babası hariç 87 denizaltıcının ailelerine de ulaşmak istiyordu. Bu maksatla Mart ve Nisan 2004’te Akira Japonya’da Hirakawa ve Ueda’yı bir kere daha ziyaret etti. O zamana kadar bu iki dostu babasını tanıyan bazı yaşlı eski bahriyelilerle tanışmışlardı.  Japonya’nın yenilmesi sonucu harp sonrasında  toplumda antimilitarist cereyanların kabarması Japon askerlerinin harp zamanı kayıtlarının  elde edilmesini çok güçleştirmişti. Dostlarının da yardımıyla Akira ve eşi gazeteleri ve televizyon kanallarını da kullanarak bir aylık bir çalışma sonunda 23 aile ile temas kurmayı başardılar. Bunların pek çoğu aile büyüklerinin ölümüyle ilgili hemen hemen hiçbir şey bilmiyorlardı.

Bu Japonya seyahati sırasında Akira Tokyo’da iken bir İngiliz Baronu olan Sir Peter Anson ile tanıştı. Kendisi eski bir bahriye subayı olup Gemisi HMS Exeter 1 Mart 1942’de Japonlar tarafından batırılınca esir düşmüş ve harp sonuna kadar Surabaya’daki esir kampında kalmıştı. Sir Anson 14 Mart 2004’te Akira ile tanıştığında Londra’daki bir organizasyon olan Agope Network tarafından tertiplenen barışma ve dostluk gezisinde idi. Akira, Sir Anson’dan Telemachus’a ait herhangi bir kayıt bulanması hususunda yardımcı olmasını rica etti. 28 Nisan’da Sir Anson’un yolladığı bir e-postada Telemachus’un o zamanki komutanının ismi (William King) ile halen hayatta ve 94 yaşında olup batı İrlanda’da yaşadığı bildiriliyordu. Bu haber üzerine Akira hemen King’e bir mektup yazarak tanışmak istediğini bildirdi. King Orenmore’da 15. yüzyıldan kalma bir İrlanda şatosunda oturuyordu. King’in tanışma talebini kabülü üzerine, Akira eşi ve oğlu Andre ile birlikte 20 Mayıs 2004’te Oranmore şatosunda King’i ziyaret ettiler. Katja da Amsterdam’dan geldi. Her ne kadar K-16 ile Telemachus’un birbirleriyle doğrudan bir ilişkileri yoksa da, Katja yine de Telemachus’un I-166 ile çatışması nedeniyle K-16’nın Telemachus’la bağlantılı olduğunu düşünüyordu. Katja keza kendisinin önceki yıl Akira ile buluşmalarının candan ve dostluk içinde geçtiği gibi, iki eski düşman ailenin bu ilk karşılaşmalarının da herhangi bir münakaşa veya tatsızlık yaşanmadan cereyan etmesi için Akira’ya yardım etmek amacıyla bu buluşmaya katılmıştı. Böylece; babası batırılan denizaltısında ölen bir denizaltıcı kızı, bu denizaltıyı batıran denizaltının başçarkçısının  oğlu ve bu başçarkçının  denizaltısını batıran danizaltının komutanı, eski kin ve düşmanlıkları tarihe gömerek birbirlerine iyi niyet ve samimi dostluk bağlarıyla bağlanıyorlardı. Akira bu buluşma için “Mucize bir karşılaşma idi. Biz konuştuk, yedik, içtik, güldük ve ağladık. Üç aile bir aile olduk” diyor. Üç aile çocuklarını da, yani üçüncü nesli de getirerek tekrar Oranmore şatosunda buluşmaya karar verdi.

 

Katja, King ve Akira

 

Akira, I-166’nın denizin derinliklerine ebediyen dalışının 60. Yıldönümü olan 17 Temmuz 2004’te yapılacak ilk anma töreni için tekrar Japonya’ya gitti. Ölenlerin ailelerinden 10 kişiden daha az bir katılım olacağını düşünürken 30 kişinin törene geldiğini görerek çok mutlu oldu.

 

Akira Japon Denizaltı Anıtında

Aynı yılın Ağustos’unda Oranmore şatosuna Katja üç çocuğu (Clarie, Jessica, Patrick), Akira ve Kay da çocukları Andre ile geldiler. King’in de kızı (Leonie) ve torunu (Heather) şatodaydı. King II Dünya Harbinin ilk neslini, Katja, Akira, Kay, Leonie ikinci neslini, Clarie, Jessica, Patrick, Andre ve Heater de üçüncü neslini temsil ediyorlardı. Bu üç aileden üç nesil bir arada unutulmaz üç gece dört gün geçirdiler. Bu buluşmanın anısına, dostluk ve barışı temsil etmek üzere, King’in şatosunun bahçesine hep beraber bir elma ağacı diktiler.    

        

I-166 Anıtı'nın yanına kiraz ağacı dikilmesi     Kiraz ağacının dalına takılan yazı

 

     

Japon denizaltı anıtı                           Mr. Isao Takamuku

Üç aile Nisan 2005’te bu sefer Japonya’ya bir seyahat yaptılar. Katja ve eşi Ben Hollanda’dan, Leonie ve Heather İrlanda’dan, Akira, Kay ve Andre de ABD’den geldiler. King doktorunun ileri yaşı nedeniyle bu uzun seyahata çıkmamasını tavsiye ettiğinden, çok istemesine rağmen onlara katılamadı. 12 günlük gezi Tokyo, Nagasaki, Sasebo, Kagoshima ve Kyoto’yu kapsıyordu. Sasebo’da I-166 anıtına gittiler. Bir çok I-166 ailesi de geldi. I-166’da ölenler saygıyla anıldı. Katja ve Leonie Akira’nın daha önceki araştırma gezilerinde bulup ortaya çıkardığı I-166’nın aile fertleriyle tanışma fırsatı buldular. Gelenler arasında I-166’dan sağ kurtulan 83 yaşındaki Isao Takumaku da vardı. Denizaltısının batırılışını anlattı ve onu batıran denizaltının komutanının kızı olan Leonie ile selamlaşarak el sıkıştı. Komutan King’in bahçesine dikilen elma ağacının bir yansıması olarak, törene katılanlar hep birlikte dostluk, karşılıklı iyi niyet ve ebedi dünya sulhü için I-166 anıtının yanıbaşına bir kiraz ağacı diktiler.

Akira Temmuz 2005’te I-166’nın ailelerini bu günkü Malezya sularında I-166’nın battığı yere götürdü. 61 yıldır ilk defa bu insanlar kaybettikleri aile fertlerinin ebedi uykuya daldıkları yeri gördüler. Şimdi onlar denizin maviliğinde kaybolmuş bu denizaltıcıların ölmeden önce kokladıkları aynı denizin kokusunu duyuyor, aynı rüzgarı yüzlerinde, saçlarının arasında hissediyorlardı.

       I-166'da ölenlerin yakınlarının denizaltının battığı yeri ziyareti

Temmuz 2006’da Hollanda Bahriyesi’nde denizaltıların hizmete girmesinin 100. yıldönümü çeşitli etkinliklerle kutlandı. Bunlardan birisi de Deniz Harp Okulu’nun bahçesine anı ağacı dikme töreni idi. Hollanda Bahriyesi İrlanda’dan King’i İngiliz Telemachus’u temsilen, ABD’den Akira ve Kay’ı Japon I-166’yı temsilen ve Katja’yı Hallandalı K-16’yı temsilen davet etti. Hans ve Henk de keza eski başbakan Piet de Jong ile birlikte davet edildiler. Jong Hollanda denizaltısı O-24’ün II Dünya Harbindeki komutanıydı ve King’i de tanıyordu. Törenle barışın ve dostluğun sembolü olarak okul bahçesine bir armut ağacı dikildi.

Akira ve Kay tören ve etkinliklerden sonra 96 yaşına gelmiş olan King’e Hollanda’dan Oranmore şatosuna dönüşte refakat ettiler ve şatoda misafir oldular. Şatoya geldiklerinde tarih 17 Temmuz 2006 idi. Yani King’in I-166’yı batırışının 62.yıldönümü. King, Akira ve Kay derin bir sessizlik içinde  ve hüzünle I-166’yı saygıyla andılar. King sevdiği bir beyaz şarap açtı. Dostlarına ikram ederken şarap şişesinin mantarına da ”BARIŞ, SEVGİ, AFFETME” (Peace, Love, Forgivness) yazdı, üstüne de günün tarihini attı. Üç denizaltının komutanlığı dahil 15 yıl denizaltıcılık yapmış, Almanlara karşı Kuzey Denizi’nde, İtalyanlara karşı Akdeniz’de ve Japonlara karşı da Pasifik’te savaşmıştı. Harbin benliğinde yarattığı psikolojik tahribattan kurtulmak için 1968’de 58 yaşında iken tek başına kendi yatıyla dünya turuna çıkmış, denizlerde beş yıl dolaştıktan sonra, 1973’te yeniden hayat bulmuş ve mutlu bir insan olarak evine geri dönmüştü. Engin denizlerle baş başa kalınca aralarında Tevrat, İncil, Kuran ve Budist öğretisi olan bir çok dini kitap okumuş  ve sonunda şu sonuca varmıştı: Bütün bu büyük dinler aynı üç temel fikri öğretiyor ki onlar “BARIŞ, SEVGİ, AFFETME”dir. 23 Haziran 2010’da 100 yaşını kutlayan, dünyanın yaşayan en yaşlı denizaltı komutanı, bu üç değerli öğretiye biz insanların uyup uymayacağımızı soruyordu.

        

Şarap şişesinin mantarına yazılanlar                        Akira ve King

 

Akira’nın art niyetsiz insan sevgisine ve barışa adanmış bitmez, tükenmez gayretlerinin yarattığı ve daha şimdiden üç nesli kavrayan bu uluslararası dostluk ve kaynaşma; muhakkak ki İrlanda, Japonya ve Hollanda’da dikilen barış ve sevgi ağaçları büyüdükçe yeni nesillere ulaşacak, daha da artarak ve güçlenerek sürüp gidecektir. 

  

Barış ve dostluk için üç fidan

 

 

 


Yönetim Kurulu.                                           Tüm Etkinlikler.                                                  Üyeler.

 
 
 
 

 

     
 

 

Denizaltıcılar Birliği Derneği Logosu

 
 

 

Copyright © 2007 Denizalticilarbirligi.